8 Eylül 2015 Salı

Gezi Stajı | 3. Gün | 18.08.2015 | Eski Foça

Eski liman kenti olan Foça'da birçok önemli tarihi eser bulunmakta. Bunlardan biri : Kibele Açık Hava Tapınağı. M.Ö. 580 yılında yapılmış olan Kibele Açık Hava Tapınağı şehrin içinde yer alan görkemli bir yapı. Kayalık üzerindeki sur duvarları sırasıyla İyon, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemi izleri taşımakta. Sefere çıkan denizciler burada bolluk ve bereket için adak adıyorlarmış.





Bir diğeri ise : Athena Tapınağı. M.Ö. 590–580 yıllarında yapımına başlanan tapınak, İyon tarzı tapınak türünün erken örneklerinden biri. Tüf taşından yapılmış sütunları, beşik çatı sistemini taşımakta. Athena tapınağının kazısı 1998–1999 kazı sezonunda başlamış ve halen devam etmekte. Tapınak, Phokaia’nın merkezinde yer almakta. Athena Kutsal Alanı 17 ve 18. yüzyıllarda yaşam mekanı olarak da kullanıldığı için, bu döneme ait pek çok mimari ve seramik buluntular da ele geçirilmiş. 


Tiyatro : M.Ö.340-330 yıllarına yapılmış tiyatro son dönem kazılarda bulunmuş. Anadolu’nun en eski tiyatrosu. Kazının birinci bölümünde Analemna Duvarı iyi korunmuş bir halde ortaya çıkarılmış; ikinci bölümde ise dört ayrı basamak bulunmuştur. M.S. 1. yüzyılda seramik çöplüğü, 2. yüzyılda Nekropolis (mezarlık) olarak kullanılmış. Tiyatro dayanıklı bir taş türü olmayan ve yörede Foça Taşı olarak anılan tufadan yapılmış.



Arkaik Duvar - Heredot Duvarı : Son dönemdeki kazılarda Foça’nın arkaik dönemde 5 kilometre uzunluğunda surlara sahip olduğu ortaya çıkmış. Maltepe Tümülüsü tepesinde yapılan kazılarda M.Ö.590-580 yıllarına ait sur duvarları bulunmuş. Tarihçi Heredot bu duvarlardan sıkça bahsettiği için adı Heredot Duvarı olarak anılmakta. Payanda duvarın yanında yer alan 4 metre genişliğindeki boşluğun kent kapısı olduğu saptanmış. 




Son dönemdeki kazılarda arkaik, klasik, Helenistik ve Roma dönemine ait yerleşim kalıntıları ortaya çıkarılmış. 1993’teki kazılarda M.S. 5. yüzyıla ait Roma dönemi villasının taban mozaikleri çıkarılmış. Sağlam kısımları restore edilmiş ve şu an İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte.


Foça'nın önemli başka eseri Sur ve Beş Kapılar. Foça Kent Duvarları olarak anılmakta olan yapıda beş tane kapı bulunuyor. Bu antik Kale Michel Paleoloc tarafından 1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna'ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizliler tarafından surları onarılmış. Phokaia yani Foça'nın 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılmasından sonra surlar onarılarak bugün dokuz tanesini ayırt edebileceğimiz kulelerle donatılmış. Kayıkların şehre giriş çıkışını sağlayan bu kapılar aynı zamanda Osmanlı Dönemi kalesinin kayıkhane bölümüymüş. Yapı 1983'te restore edilmiş.



Bir diğeri ise : Dış Kale. Foça'nın güney batısındaki 'Kale Burnu'nda 'Dış Kale ya da Ceneviz Kalesi' diye anılan kale, 1678 yılında bölgeyi korumak için Osmanlılar tarafından, bir boğazkesen olarak yapılmış. Sualtı arkeolojik araştırmaları sırasında kalenin açıklarında denizin dibinde taş gülleler bulunmuş. Bu gülleler, kaleden düşman gemilerine mancınıkla atılmış olduğu düşünülmekte. 





Kayalar Camii : Camii moloz taştan ve antik çağa ait devşirme taşlardan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüş. İçten düz tavanlı olan yapı değişik zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden oldukça uzaklaşmış. Yanındaki taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi 19. yüzyıl mimari üslubunu yansıtacak biçimde soğan kubbeli. Geç dönem Osmanlı mimari tarzının tüm özelliklerini göstermekte. Yapının batısında sonradan eklenmiş bir şadırvan yer almakta.


Fatih Camii: Kale içinde Eski Adliye Sokağı üzerinde. Camii, özgün durumunu yitirerek günümüze ulaşmış bir yapı. 1455 yılında Foça'nın fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış. Klasik Osmanlı mimari tarzını taşımakta. 





Şeytan Hamamı: Çan tepesinin eteğinde yer alan ve kaya mezar tipinde olan yapı, uzun bir yoldan ve iki mezardan oluşmakta.



Taş Ev: Foça'ya 10 km. kala yol kenarında yükselen bu kaya anıt mezarı, yarı yontulmuş şekilde yani lahit boşluğu var. Lahit; duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar demekmiş. Yani kral mezarı. Pers etkisinde inşa edilen yapı Lykia- Lydia geleneğinde M.Ö.4. yüzyılda inşa edilmiş. 


Osmanlı döneminden günümüze iki hamam gelebilmiş. Her ikisi de Atatürk Mahallesinde yer almakta. 115 ve 116 sokaklarının kesiştiği köşede bulunan hamam ortası kubbeli, enine sıcaklıklı, çifte halvetli Türk hamamı sınıfına giriyormuş. Soyunmalık bölümü tümüyle yıkılmış. 118 no. lu sokakta yer alan diğer hamam ise oldukça harap durumda. Bilinen Türk hamamlarından farklı bir mimariye sahipmiş.

Gezi Stajı | 2. Gün | 17.08.2015 | Eski Foça

Buraya geldiğimde yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de tekne turları. Çünkü bu turlarda görülecek çok güzel yerler var. Mesela bunlardan biri Siren Kayalıkları ve Atatürk Adası. (Ayrıca yüzmek için de harika bir deniz).

Dipnot : Homeros destanında yer alan efsaneye göre bu kayalıklarda Siren adı verilen başı kadın, bedeni kuş biçiminde olan yaratıklar yaşarmış. Sirenlerin çıkardığı büyülü sesler denizcilerin kayalara çarpmalarına neden olurmuş. Kayalıklar Akdeniz foklarının eviymiş.




Atatürk Adası




Orak Adası Siren Kayalıkları





Gezi Stajı | 1. Gün | 16.08.2015 | Eski Foça

Adını foklardan almış Antik Phokaia Kenti : Foça. 

Ege sahillerinde kurulan 12 İyon kentinden biri. Limanda sıralanan balıkçı tekneleri Foça'ya ayrı bir güzellik ve sıcaklık katıyor. Rivayete göre Foça'da bir Karataş varmış ve bu taşa basan Foça'yı hiç terk edemezmiş. Fakat kimse bu taşın nerede olduğunu bilmiyormuş. Galiba bu taşa basanlardanım çünkü geçen 2 yaz da buraya gelmiştim. Foça'yı sevmemdeki en büyük etken, buranın samimi bir liman kenti oluşu. Şimdi, bu gelişimde mimari bir gözle bakıyorum buraya. 


Foça'ya girerken tepede üç adet yel değirmeni karşımıza çıkıyor. Bir tanesi yarı yarıya yıkılmış, diğerinin çatısı yok, üçüncüsü ise sağlam, ayakta durmakta. Senelerdir restore çalışması yapılacağı söyleniyormuş.







Foça'nın mimarisini anlamak üzere ara sokaklara girdiğimde eski taş evler karşıma çıktı. Geleneksel Foça evleri Kule evler, Bitişik Düzen Evler, Tek Ev Tipi olmak üzere başlıca üç grupta inceleniyor. Kule evler; Foça'nın dışında, terkedilmiş ya da halen yerleşme yeri olan köylerde, dağınık olarak tek ya da toplu durumda bulunmakta. Yüksekliklerinin cephe genişliğinden daha fazla olması nedeniyle 'kule ev' diye adlandırılıyorlar. Bitişik Düzen Evler; bir sokak içerisinde karşılıklı ve bitişik düzende, yan yana yapılmışlar. Bu evlerde ön bahçe yok, binalar doğrudan sokağa açılıyor. Tek Ev Tipi; ayrık düzende, sıvasız yığma taş yapılar. Bu evlerin tarihi 1800'lere kadar dayanıyormuş. Kentsel yerleşime izin verilmediği için sakin ve samimi kalmış bu dar sokaklar. Ben de restore edilerek otel haline gelmiş geleneksel bir Foça evinde kaldım. 










Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 24. Gün | 31.07.2015

Yaptığımız sunum ve aldığımız serfikalarımızla stajın sonuna geldik.



Sunumun linki : Yeşil Fermuar Sunumu








Sunumdan kareler








Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 21. 22. ve 23. Gün | 28-29-30.07.2015

Bu üç gün boyunca Mimarlar Odası'ndaydık, hazırlamış olduğumuz pafta üzerinde -yürütücülerimiz doğrultusunda- düzeltmeler yaptık ve son gün için sunumu hazırladık.


Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 20. Gün | 27.07.2015

Bugün iş çıkışı saatlerinde yani akşam 6-7 gibi Kadıköy'deydik. Yapmış olduğumuz heykeli meydana koyduk tripotla kamera yerleştirdik ve insanların tutumunu kayda aldık. Ancak gördüklerimiz bizi hayal kırıklığına uğrattı çünkü insanlar göz ucuyla bakıp geçtiler sadece. Durup inceleyen, üstüne düşünen ne yazık ki olmadı. Biz beklerken birkaç çocuk gelip başında durdu, heykeli kurcaladı, çimeni kaldırmak istedi.. Daha sonra gidip arkadaşlarını da getirdiler. Kamera başında durduğumuzu görünce yanımıza gelip onun ne olduğunu sordular, konuştuk, sohbet ettik. Yani sadece çocukların ilgisini çekebildik ne yazık ki. 

Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 19. Gün | 26.07.2015

Bugün tekrar atölyede buluşup paftayı hazırladık. Bu fikre nasıl karar verdiğimizi, yapım aşamalarımızı ve analiz bölümünü oluşturduk. Yarın Kadıköy'de sergiledikten sonra insanların tutumuna göre analiz kısmını şekillendireceğiz. Aşağıda paftanın son halini görebilirsiniz.


4 Eylül 2015 Cuma

Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 18. Gün | 25.07.2015

Bugün hasarlı yerlerini dolgu malzemesiyle doldurduğumuz fermuar heykelimizi boyaya hazır hale gelmesi için iyice zımparaladık. 


Daha sonra beton etkisi yaratabileceğimiz boyayı hazırladık. İçinde su, şeffaf tutkal ve çimento var.



Daha sonra iki kat bu boyadan sürdük ve kurumaya bıraktık.


Boya kururken biz de fermuarın içinden çıkacak olan çimeni satın almaya gittik. Ancak canlı değil yapay çimen bulabildik. 


Betonun fermuarını açıyormuşuz da içinden yeşillik çıkıyormuş etkisini vermek  istediğimiz modelimiz hazır. Şimdi bunu Kadıköy'de sergileme ve analiz yapmamız gerekecek. Ancak yarın pazar olduğu için o günü paftaya ayırdık. Sergilemeyi pazartesi günü iş çıkışı saatlerinde Rıhtım'da yapacağız. 






Atölye/Yaz Okulu/STK Stajı | 17. Gün | 24.07.2015

Bugün yine Heykel Atölyesi'nde kaldığımız yerden devam ettik. Alçı kaplı olan modelimizin alttan killerini boşalttık ve rölyefin kalıbını almış olduk.


Daha sonra iyice sağlamlaşsın, alçı kırılmasın diye üstüne kütükler yerleştirdik ve kütüklerin üstünü keçi kılı ile sardık. Tekrar alçı ile yapıştırdık. 


İyice kuruduktan sonra artık polyester dökmeye hazır hale gelmiş oldu.






Polyester dökmeden önce jelkot hazırladık ve iç kısmının her yerine iyice sürdük.


Daha sonra jelkotladığımız yerleri cam elyafla sardık (cam elyafları yerleştirirken ameliyat eldiveni kullandık çünkü batabilir ve kaşınma yapabilirmiş) ve şimdi artık polyester dökmeye hazır hale geldi.


Polyesteri cam elyafların olduğu kısımlara sürdük.




Daha sonra, sürdüğümüz polyester kuruyunca alçıyı kırdık ve şimdi elimizde sadece fermuar kalıbımız olmuş oldu.


Burada, kalıbın bazı yerlerinde kalan boşlukları dolgu malzemesiyle doldurduk. Gün sonunda kurumaya bıraktık.